Timsahlar avlarını yedikten sonra sinüslerinde sıkışan hava sonucu gözyaşı dökerler. Ancak bunun acıyla bir ilgisi yoktur. Bu nedenle bir şeye üzülmeyen ama üzülmüş gibi yapan insanlar için TİMSAH GÖZYAŞLARI döküyor ifadesi kullanılır.
Antik Yunan tarihçisi Plutarch’ın yazıları, bu deyimin yüzyıllar boyunca Orta Çağ’a kadar, timsahların bulunmadığı ülkelerde bile varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Bu deyim 14. yüzyılda; bir şövalyenin dünya çapındaki maceralarını anlatan kitabında The Travels of Sir John Mandeville’de ve ayrıca William Shakespeare’in Othello ve Antony and Cleopatra oyunlarında geçiyor. Günümüzde artık timsahların üzülerek ağlamadığını biliyoruz ama bu köklü deyim Eski Mısır anlayışını yansıtarak kullanılmaya devam ediyor. Doğru mu ?
- Biyolojik Gerçek : Timsahların avlarını yerken gözyaşı döktüğü bilimsel bir gerçektir. Metinde belirtildiği gibi, bunun duygusal bir acıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu durumun, yeme sırasında yutkunurken ve sızlanırken sinüslerinden geçen havanın gözyaşı bezlerini uyarması sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Yani timsahlar gerçekten de “sahte” gözyaşı dökerler.
- Deyimin Anlamı : Bu biyolojik gerçekten yola çıkarak, deyim tam da metinde anlatıldığı gibi, “bir şeye üzülmeyen ama üzülmüş gibi davranan, sahte yas tutan insanlar” için kullanılır.
- Tarihi Köken : Metindeki tarihi referanslar da tamamen doğrudur.
- Bu inanış, Antik Yunan ve Roma dönemine kadar uzanır. Plutarch gibi yazarlar, timsahların kurbanlarını yemek için sahte gözyaşlarıyla onları kendilerine çektiğini veya avlarını yedikten sonra timsahların ağladığını yazmışlardır.
- Bu efsane, Orta Çağ boyunca popülerliğini korumuştur. “The Travels of Sir John Mandeville” (yaklaşık 1400) ve özellikle William Shakespeare‘in Othello gibi eserlerinde bu deyimi kullanması, ifadenin İngilizce ve diğer Avrupa dillerinde yaygınlaşmasını sağlamıştır.
- Eski Mısır Bağlantısı : Metindeki tek küçük pürüz, bu anlayışın doğrudan “Eski Mısır anlayışını yansıttığı” kısmıdır. Mısırlılar timsahlara (özellikle tanrı Sobek’e) büyük saygı duysalar ve onlardan korksalar da, “sahte gözyaşı” efsanesi daha çok Antik Yunan ve Romalı yazarlar tarafından popüler hale getirilmiştir. Yani kökeni Mısır’dan çok, o dönemin Yunan-Roma dünyasına dayanır.
Özetle: Bu metin biyolojik, anlamsal ve edebi tarihçe açısından son derece doğru. Sadece Eski Mısır bağlantısı, daha çok Antik Yunan ve Roma kaynaklarına dayanan bir efsanedir.
Yorum bırakın