| Hürrem Sultan | |
|---|---|
| Gerçek Adı : Alexandra Anastasia Lisowska | |
| Avrupada Bilinen Adı : Roxalane veya La Rossa | |
| Haseki Sultan | |
| Hüküm süresi | 1534 – 15 Nisan 1558 |
| Osmanlıca Adı : خُرَّم سلطان | |
| Doğum | 1502–06 Rutenya, Lehistan Krallığı (Bugün: Rohatyn, Ukrayna) |
| Ölüm | 15 Nisan 1558 (52/56 yaşında) İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu |
| Defin | Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, Fatih, İstanbul |
| Eş(ler)i | I. Süleyman |
| Çocuk(lar)ı | Şehzade Mehmed Mihrimah Sultan Şehzade Abdullah II. Selim Şehzade Bayezid Şehzade Cihangir |
| Hanedan | Osmanlı Hanedanı |
| Dini | Doğumunda Ortodoks, daha sonra İslam |
Hürrem Haseki Sultan, Süleyman Han’ın nikahlı eşidir. Osmanlı Hükümdarlığı’ndaki nikah kıyılan ilk hatundur. Renkli hayatı ile efsaneleştirilmiş; zekası, cesareti, ihtiraslarıyla ün salmış bir hanım sultandır. Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine konu olmuştur. Devlet işlerinde etkin rol oynayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda ”Kadınlar Saltanatı” denilen devri başlattığı kabul edilir. Osmanlı sarayına gelene kadar olan hayatı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Lehistan Krallığı sınırları içerisinde bulunan Rutenya’da 1504 yılında doğduğu rivayet edilir. Tatar akıncılar tarafından 1520 tarihinde 20’li yaşlarında Rutenya’dan kaçırıldığı, Kırım Hanı’nın himayesine girdikten sonra Osmanlı sarayına sunulduğu tarihçiler ve yazarlar tarafından kabul görmüş bir rivayettir. 16. yüzyıl kaynaklarına göre kızlık ismi bilinmiyordu. Ama daha sonraki kayıtlara göre (mesela 19. yüzyıl Ukrayna ilk kayıtlarına göre -Anastasia– kısaca Nastia– Polonyalıların geleneğinde, Aleksandra Lisowska olarak bilinir. Genelde Hürrem Sultan ya da Hürrem Balsaq Sultan olarak bilinirdi. Avrupa dillerinde Roxolena, Roxolana, Rossa, Ruziac olarak biliniyordu. Türkçe’de Hürrem (Farsça kökenli خرم Hürrem), “neşeli” olan kişi ve
(Arapçada Kerime) “soylu” olan kişi anlamına gelir. Roxelana, onun gerçek ismi olmayabilir ama takma adı onun Ukraynalı soyuna ait olan (günümüze ait yaygın isim Ruslana) ve doğu slav ismi olan, Roxolany ya da Roxelany, şimdiki Ukrayna halkında 15.yy’dan sonra kullanılıyordu.


Hürrem Sultan’ın saraya gelişi ve Süleyman Han ile tanışması hakkında kesin bilgiler yoktur. Süleyman Han’ın şehzadelik sırasında veya padişahlığının ilk senesinde Harem’e girdiği düşünülür. Hürrem Sultan, Tatarlar tarafından Dinyester üzerinde Lvov yakınındaki yaşadığı yerden esir alınmıştır. Daha sonra hangi yollarla hareme alındığı bilinmemektedir. Bazı tarihçiler Süleyman Han’ın Manisa’da sancakbeyliği yaptığı sırada haremine girdiğini, bazı tarihçiler ise Süleyman Han tahta geçtikten sonra haremine dahil olduğunu savunmaktadır. Hürrem Sultan’ın kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte, hareme dahil oluşunun 14-17 yaşları arasında olduğu düşünülmektedir. Hürrem Sultan saraya getirildiğinde Süleyman Han’ın Manisa valisi iken birlikte olduğu Mahidevran Sultan’dan ”Mustafa” isimli bir oğlu vardı. Sarayın en nüfuzlu kadını padişahın annesi Ayşe Hafsa Sultan, ikinci derece nüfuzlu kadın Mahidevran Sultan idi. Hürrem saraya girdikten sonra Süleyman Han ile ilişkisinden 1521’de ”şehzade Mehmed” dünyaya geldi. ve böylece Hürrem Sultan saraydaki en nüfuzlu üçüncü kadın durumuna geldi. Hürrem Sultan kısa sürede hünkarın gözdesi haline gelmiştir. Süleyman Han, daha önceki padişahların cariyelerle nikah kıymama geleneğini yıkarak, Hürrem Sultan’a nikah kıymıştır. Bununla ilgili pek çok rivayet mevcuttur. Hürrem Sultan’ın Süleyman Han üzerindeki nüfuzu, çağında onun padişaha büyü yaptığı söylemlerine neden olmuştur. İki Haseki arasındaki rekabet, bir gün kavgaya dönüşmüştür. Hürrem Sultan bu kavgayı çeşitli entrikalarla lehine çevirmiştir. Pek çok yazara göre bu olaydan sonra gözden düşen Mahidevran Sultan, 1553’de Manisa valiliğine atanan oğlu Şehzade Mustafa’nın yanına gönderilmiştir ve Hürrem Sultan, onun yerini almıştır. Hürrem Sultan’ın sarayda pozisyonu, Süleyman Han ile nikahı sayesinde daha da arttı. Hürrem Sultan, Şehzade Mehmed’in doğumundan sonra Süleyman Han ile görkemli bir düğün yapılarak evlendi ve aralarında nikah kıyıldı. Kesin tarihi belli olmamakla birlikte Haziran 1534’de veya daha erken gerçekleştiği düşünülen düğün, Hürrem Sultan’ı, Süleyman Han’ın mesruresi yapan, Osmanlı Geleneklerine aykırı düşen önemli ve devrimci bir hareket olarak değerlendirilir. Bu nikah ile Hürrem, Osmanlı tarihinde padişah tarafından nikahlanan ilk cariye oldu.
Mahidevran ile Hürrem arasındaki mücadele, Mahidevran Sultan’ı tuttuğu düşünülen ve oğlu üzerinde büyük nüfuzu olduğu söylenen Valide Hafsa Sultan’ın 1534 yılındaki ölümü ile Hürrem’in saraydaki etkisi daha da artmıştır. Fakat Valide Sultan’ın ölümünden sonra Mahidevran Sultan, veliaht annesi olduğu ve Şehzade Mustafa’nın tahta çıkmasına kesin gözle bakıldığı için Valide Sultanlığa hazırlanmaya başlamıştır. Hürrem Sultan, İstanbul’da günümüzde onun adıyla anılan Haseki semtinde, Mimar Sinan’a Haseki Külliyesi’ni yaptırmıştır. 1538-1550 yılları arasında inşaatı tamamlanan külliyenin içinde bir hamam, medrese ve hastane bulunmaktadır; onun ilk ve en önemli hayratlarındandır. Günümüzde T.C. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak tanınan bu hastane Türkiye’de kesintisiz hizmet vermekte olan en eski hastane olma özelliğini taşır. Hürrem Sultan ayrıca Ayasofya Camii civarında yardıma muhtaç ve fakirlerin karnını doyurmak için bir mutfak yaptırmıştır. Kabe’de, Sam’da, Bağdat’da, Konya’da, Kudüs’de, Edirne’de Hürrem Sultan adına çeşitli eserler yapılmıştır. Hürrem Sultan, Şehzade Mehmed’den sonra Selim, Beyazıt, Cihangir adlı 3 şehzade ve Mihrimah adlı bir kız çocuğu daha dünyaya getirmiştir. Çocuklarını büyütürken ileride oğullarından birinin tahta geçmesi için önlerindeki engelleri kaldırma mücadelesi vermiştir. Oğullarını tahta varis yapmayı başaran Hürrem Sultan, Valide Sultan olamadan 15 Nisan 1558’de (Sultan Süleyman’dan yaklaşık 8 yıl önce) İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Son senelerini hastalığı sebebiyle rahatsız geçiren Hürrem Sultan, son kısmını Süleyman Han ile birlikte Edirne’de geçirmiş; rahatsızlığı artınca İstanbul’a dönmüştür. Büyük bir cenaze töreninin ardından Süleymaniye Camisi avlusuna gömüldü. Mezarı üzerine türbesi eşi Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırıldı. Süleyman Han’ın Hürrem Sultan’a büyük bir aşkla bağlı olduğu, ona yazdığı şiirlerden açıkça anlaşılmaktadır. Hürrem Sultan, da padişah seferleri sırasında mektuplar göndermiş, bu mektuplar günümüze kadar ulaşmıştır. Süleyman Han da gittiği yerlerden Hürrem Sultan’a mücevher, kumaş ve kürk gibi hediyeler ve bazı zamanlar da sakalından bir tel gönderirmiş.

TİZİANO VECELLİO’NUN ‘’LA SULTANA ROSSA’’ ADLI TABLOSU


HÜRREM SULTANIN TOPKAPI SARAYINDA BULUNAN YATAK ODASI
Hürrem Sultan, döneminde hiçbir padişahın eserinde görülmemiş şekilde dış siyasetle ilgilenmiş, diplomatik yazışmalar yapmıştır. Süleyman Han’ın padişahlığının ikinci senesinde Rodos Sovalyeleri’ne karşı Rodos seferinin açılmasını teşvik ettiği ve sonraki yıllarda İran seferlerine destek verdiği düşünülen Hürrem Sultan, 1548’de Süleyman Han İran seferinde iken Lehistan tahtına çıkan yeni krala tebrik mektubu yazmış, hediyeler göndermiştir.

HÜRREM SULTAN’IN 1549 YILINDA LEHİSTAN KRALI VE LİTVANYA BÜYÜK DÜKÜ II.ZYGMUNT AUGUST’UN TAHTA ÇIKIŞINI TEBRİK ETMEK İÇİN GÖNDERDİĞİ MEKTUP
Hürrem Sultan’ın devlet işleri ile daha yakından ilgilenebilmek için Harem’i Eski Saray’dan Topkapı Sarayı’na taşıdığı düşünülür ve bu olay, Hürrem’in önemli devrimci hareketlerinden birisi olarak kabul edilir. Eski saraydan göçün kesin tarihi bilinmemektedir. Eski sarayda 25 Ocak 1541 gecesi çıkan yangından sonra Harem halkının bir kısmının Topkapı Sarayı’na taşındığı ve harem protokolünün başladığı düşünülmektedir.

ALMAN BAROK RESSAM ANTON HICKEL’IN “ROXELANA VE SULTAN” TABLOSU (1780)

HÜRREM SULTAN’IN DOĞDUĞU YER OLDUĞU SANILAN UKRAYNA’NIN ROHATYN KENTİNDEKİ HÜRREM SULTAN ANITI
HÜRREM SULTAN’IN SÜLEYMAN HAN’A YAZDIĞI MEKTUPLAR
Kanuni Sultan Süleyman Han’a olan askıyla Osmanlı tarihinde önemli bir döneme imza atan Hürrem Sultan’ın, Süleyman Han sefere gittiği dönemlerde kaleme aldığı yedi mektup, ”Sultanların Askı-Ask-ı Selatin” adlı sergide sergilenmiştir. Sergiyi, açıldığı ilk 2 günde 23 bin 580 kişi ziyaret etti. Başbakanlık Osmanlı arşiv uzmanlarından Şefik Kanyılmaz, Rıfat Varol, Orhan Özdil, Eyüp Aşık ve Mustafa Özbek’in yaptığı araştırmalar sonunda derlenen ve günümüz Türkçesi’ne çevrilerek 70 x 100 cm ebatında fotobloklara basılan mektuplar, geçtiğimiz yıllarda Sultanların Askı-Ask-ı Selatin adlı sergide sergilendi.


HÜRREM SULTAN’IN SÜLEYMAN HAN’A YAZDIĞI MEKTUP

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN HÜRREM SULTAN’A YAZDIĞI MEKTUP
HÜRREM SULTAN’IN SULTAN SÜLEYMANA YAZDIĞI VE TOPKAPI SARAYI ARŞİVİNDE BULUNAN MEKTUPLAR
Sultanım, Padişahım
Dualarım, o güzel yüzünüz ve bir bakışıyla bütün dertlerimi yok eden güzel gözleriniz içindir. Her an hasretinizle inleyen ve ancak size kavuştuğunda huzur bulacak olan bu kulunuzun duaları inşallah kabul buyurulur. Hasret acısıyla kıvranan ve çektiği ızdıraplar yüzünden perişan olan bu çaresiz kulunuzdan bu değersiz sızlanmaları kabul ediniz. Ben sadece sizin yanınızda huzur bulabiliyorum. Sizin yanınızda olmaktan duyduğum mutluluğu anlatmaya kalemler yetmez. Sizinle birlikte olduğumuz anların hatırası, sizin yanınızda geçirdiğim günlerin anısı, bu miskin gönlünde hep yaşamaktadır. Hiç olmazsa sizinle yaşadıklarımız, sizinle ortak anılarımız sayesinde, biraz olsun teselli bulabilmekteyim. Esen rüzgarlar, çektiğim acıları size ulaştırsa, anlarsınız ki kulunuzun durumu feryat ve figan eden bülbül gibidir. Sizden ayrı kaldığımda dermanım, takatim kalmıyor. Kimse acılarımı dindiremiyor. Gamla dolu gönlümü görseniz, ayrılık acısıyla inleyen bir ney gibi hasta ve perişan olduğumu hemen anlarsınız. Ömrüm, azizim, sultanım, Allah’tan tek dileğim ve yüreğimin biricik arzusu, size tekrar kavuşabilmek ve ışık saçan yüzünüze bir defa daha bakabilmektir. Artık bir daha ayrılık olmasın. Rabbimden elbette dilerim ki benim sultanım, candan ve gönülden sevdiğim şahım, dünyada ve ahirette hep mutlu olsun. Düşmanlarına karşı daima zaferler kazansın. İyi biliyorum ki benim sultanım, bu kulunu, kaderin cilvesi ile gördü ve sevdi, bu kuluna mutluluk ve huzur ihsan etti. Bu cariyesinin gözyaşlarını dindirip sevindirdi. Sultanım sayesinde doğru yolu bulup iman ettim. Bu yüzden, mutlu olacağım gün, sadece size kavuşacağım gündür. Size, gözyaşlarımı damlattığım bir elbise gönderdim. Hatırım için giyesiniz. Sultanım, saray halkının ve oğullarınızın çok selamları vardır. Herkes ayağınıza yüz sürmeyi murad eder. Bundan başka her iki cihanda mutluluğunuzu dilerim sultanım.
FAKİR VE HAKIR CARİYENİZ HÜRREM
MEKTUP 1526 TOPKAPI SARAYI MÜZAESI NO : E.5426
Yüzümü yere koyup kapandığım sultanım hazretleri, benim güneşim ve mutluluk kaynağım, ayrılık acısıyla ciğeri kebap olmuş, gecesi gündüzüne karışmış, hasret denizinde boğulmuş bu çaresiz kulunuzun halini sorarsanız, biliniz ki sultanımdan ayrı kaldığım için inleyen, feryat ve figan eden bir bülbül gibiyim. Allah, çektiğim bu acıyı kimseye yaşatmasın. Hassaten bir buçuk aydır sizden haber alamıyordum. Allah’ım şahidimdir, sabahlara kadar ağlıyordum. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Gözlerim kapılarda, sizden gelen bir haber var mıdır diye beklemekteydim. Çünkü şükür, zafer haberiniz ulaştı da sevince boğuldum. Bu müjdeli haberler üzerine burada şenlikler yapıldı, herkes mutlu ve sevinçli oldu. Hızır ve İlyas hazretleri, memleketler alan yedi iklimi fetheden sultanıma daima yardımcı olsunlar. Cümle enbiyalar ve evliyalar sana destekçi olalar. Sultanımdan tek isteğim bir an önce bu kuluna dönmesidir. Sultanım dönsün ki ayağına yüzümü sürebileyim. İnşallah dönüşünüz kısa bir sürede mukadderdir. Kulunuza bir miktar hediye göndermişsiniz. Var olun sultanım. Sizin hediyeniz, bize canımız kadar kıymetlidir. İstanbul’dan soracak olursanız sultanım, salgın hastalık hala devam etmektedir. Fakat eskisi gibi fazla etkin değildir. İnşallah sultanım dönene kadar tamamen yok olur. Sultanım, cevabınızı lütfen çabuk gönderiniz. Yemin ederim ki, sizden haber almadan bir iki hafta geçtiğinde, tüm alemi karışıklıklar kaplıyor. Şehirde de karışıklıklar çıkıyor. Sanmayın ki sadece kendim düsünürüm. Halkınız da haber gelmesini gözler. Yanınızda bulunan oğullarınıza da çok selam ederim. Hepsinin gözlerinden öpüyorum. Buradaki oğullarınız da size selam ederler. Hürmetle ellerinizden öperler sultanım. Saray halkının da selamları vardır. Kabul buyurunuz sultanım.
MEKTUP 1535’LER TOPKAPI SARAYI MÜZESI NO: E.5038
Bu çirkin yüzümü ayaklarına sürdüğüm, canımın içi sultanım hazretleri, Çok şükürler olsun Allah’a mübarek mektubunuz bize ulaştı. Ulaştı ki gözlerimiz nurla, gönüllerimiz sevinçle doldu. Hak’tan, sizi bir daha benden hiç ayırmamasını dilerim. Rabbim yeniden sizi görebilmeyi nasip etsin. Benim canımın paresi, ömrümün hasılı, devletli sultanım; mektubunuzda sağlığınızın iyi olduğundan da bahsetmişsiniz. Allahım’a binlerce şükürler olsun. Rabbim seni hatalardan, kusurlardan saklasın. Ben aciz kulunuzu sorarsanız canım sultanım, ne gecem gece, ne gündüzüm gündüzdür. Sizin gibi bir padişahtan ayrı kalmak beni mahvetmiştir. Vallahi ayrılık acısından yanıp bitmişim. Vallahi dünyada tek dileğim size tekrar kavuşabilmektir. Yoksa benim ızdırabımı anlatmaya ne söz kafidir ne de kalem. Bir daha görmek nasip olur mu ki sizi ? Bir kere daha sürebilsem yüzümü ayağınıza keşke. Beni unutmanızdan korkarım devletli sultanım. Eğer beni unutursanız biliniz ki o gün ben ölürüm. Tek ihtiyacım olan şey beni hatırlamanızdır sultanım. Kimselere nazar etmeyiniz. Ben zaten sizden uzak olmakla perişanım. Yanmışım bu derdin ağırlığıyla. Ne olur bu kulunuzu daha fazla yakmayın. Ah benim canımın parçası devletli sultanım, sayenizde yaptırmakta olduğum hamam konusunda emirler göndermişsiniz. Vallahi o kadar sevindim ki, bilemezsiniz. Ancak elimdeki tüm paramı bu ise harcadım. Kendime harçlık bile kalmadı. Fakat tek muradım bu işin tamamlanmasıdır. Bundan başka çocuklarınızı sorarsanız, çok iyilerdir. Sizin eteğinizi öpmeyi dilerler. Cihangir oğlunuzun omuzundaki rahatsızlık da iyileşti çok şükür. Yine de dualarınızı eksik etmeyiniz. İnşallah sultanımın kılıcı daima galip gelir ve düşmanlarını kahreder. Bunun dışında tüm kullarınız size selam ederler sultanım.
MEKTUP 1535’LER TOPKAPI SARAYI MÜZESI NO: E.6056
Canımın parçası Sultanım, Sana kavuşabilmek için sabahlara kadar dua etmekteyim. İçimi yakan dudaklarına bir daha dokunabilir miyim diye avazım çıktığı kadar Allah’a yalvarmaktayım. Biliyorum, şu an Allah adına seferdesin. Zafer kazanmak ve cihadı yüceltmek için yollardasın. Muvaffak olmanı dilerim. Fakat sana kavuşmak en büyük dilegimdir. Sen, gamlı, kederli yüreğimin tek ilacısın. Gönlüm, ancak senin yanında huzur bulabilir. Bu kölen, sinesinden fıskıran özlem dolu yüzbinlerce yanık yakarısı sana arz eder. Bu çaresiz kulun, senin akarsı en ufak bir kusur işlemişse, kıyamet günü Allah bunun hesabını sorsun. Benim yüzümden en ufak bir üzüntüye düştüyseniz, rahatım zahmete, varlığım yokluğa ve sağlığım çevrilsin. Eğer böyle bir şey yapmışsam, kahrımdan perişan olup inim inim inlemek bana revadır. Tek dileğim size tekrar kavuşmaktır. Size kavuşmuş olmaya, ömrüm, canım, her şeyim feda olsun. Yeter ki sizi yeniden görmek müyesser ola. Allah’tan dileğim sizi benden hiç ayırmamasıdır. Sizin ömrünüze benim ömrümü de katsın ki Hak emrinin bizi ayırdığına şahit olmayayım. Yusuf yüzlü sultanım, benim yüzümden asla keder çekmesin. Çektiğim ayrılık acısını anlamak isteyen varsa, Yusuf peygamber kıssasını okusun. O zaman bana hak verirler. Mübarek yüzünüzü tekrar görmek arzusuyla çektiğim ızdırapı bu kalemler ifade etmeye kâfi gelmiyor. Şu anda derdimi tam olarak anlatmaya hiçbir şey mükâbir değil. Çektiğim acıları ancak sizden gelecek bir haber, ağzınızdan çıkacak küçük bir söz dindirebilir. İşte ancak o zaman Allah’a sonsuz şükürler sunarım. Sizden gelen mektuplar, sevinçten beni ağlatıyor. Çünkü o mektuplarda gönlümü alan sözleriniz var. O sözlerle içimi süslüyor ve gönlümü, arzuladığım her şeyi bulacağım bir hazineye çeviriyorsunuz. Benim gözümün nuru sultanım, hiçbir gecem yoktur ki ayrılık acısıyla çıkardığım ahlardın dünya yanmasın, hiçbir günüm yoktur ki yüzünüzü hatırladıkça attığım feryatlardan yıldızlar parçalanmasın. Gündüzümü geceye çevirdin ey ay yüzlüm, senden ayrılmak çok zor, ah bu ayrılık, vah bu ayrılık. Biliyorsunuz, ben ancak dolunay gibi aydınlık saçan ışığınızla saadet bulabilirim. Ben, güneşinden uzak düşmüş bir yıldız gibiyim sizden uzaktayken. Sizden ayrı kaldığımda hiç ışığım kalmıyor. Biliniz ki, sizden uzakta çok müskil durumdayım sultanım. Yüreğime düşen dert çok ağır sultanım. Benim sultanım, ayrılık acısını ne kadar anlatsam bitmez. Siz de bu kulunuzu mektupsuz bırakmayınız. Hiç olmazsa birkaç satır kelamınızla avunurum. Elbette size daha çok şey yazmak muradındayım. Fakat bu kadarına gücüm ancak yeter. Sizden gelen mektubunuz okunduğunda ben dahi gözyaşları içinde kalıyorum. Oğulların Selim ve Abdullah da bu halime kendi gözyaşlarıyla eşlik ederler. Saray halkının ve oğullarının sana çok selamları vardır. Mektubunuzda vezirlerinizden birine küskünlüğüm olup olmadığını sorarsanız. Bu konuda bir kerecik beni dinlerseniz gerçeği anlarsınız. Paşa kullarınıza da selamlar ederim. Ayrıca size eşlik eden oğlunuz Mustafa’ya da selamımı iletiniz. İki dünyada da huzur bulmanız dileğiyle…
FAKIR VE HAKIR CARIYENIZ HÜRREM
MEKTUP 1540’LAR TOPKAPI SARAYI MÜZESI NO: E.5662
Yüzümü ayaklarına sürdüğüm sultanım hazretleri, Gözümün nuru ve mutluluk kaynağım olan sultanımın mektubu bize ulaşmıştır. Çok şükür, gözlerimiz aydınlandı ve içimiz huzur doldu. Allah daima yardımcın olsun. Mübarek mektubunuzda ayağınızdan rahatsız olduğunuzu yazmışsınız. Vallahi huzurum kaçtı, durmadan ağladım. Rabbim, sultanıma sağlıklar versin. Onu hatalardan ve kusurlardan uzakta tutsun. Bu rahatsızlığa sebep nedir acaba? Benim canım sultanım, bu kadar yeterlidir. Ne olur artık geri dönünüz. Bu uzun sefer belli ki sizi yormuş dur. Bu zahmete artık son veriniz sultanım. En kısa sürede dönmenizi murad ederim. Lütfen sağlığınızdan tez vakitte beni haberdar ediniz. Rahatsızlığınızı öğrenmek, beni o kadar üzdü ki bilemezsiniz sultanım. Bundan başka, bu ayrılık ateşinde kavrulan köleniz soracak olursanız Allah’ın inayeti ve sultanımın hoşluğundan başka arzum yoktur. Allah’tan tek dileğim, sultanımın muvaffak olması ve yine geriye dönüp ayağıma yüzümü sürmeye fırsat vermesidir. Allah bilir, sultanıma karşı duyduğum arzuyu, kaleme anlatmak mümkün değildir. Sultanımdan ayrı kaldığım zamanlar çektiklerimi Allah’tan başka kimse bilemez. Benim sultanım, yanınızda bulunan oğullarıma selam ederim. Buradaki kullarınız da sizlere çok selam eder ve mübarekelerinizden öperler.
MEKTUP 1545’LER TOPKAPI SARAYI MÜZESI NO: E.5859
Ayrılığın verdiği sonsuz hasretle selamlar eder, mübarek ellerinizden öperim. Hasretinizle yanmış bu cariyenizi sorarsanız, çok şükür iyiyim. Şu an İznik yakınlarındayım. Burada Hac’dan dönen bazı hacılarla karşılaştım. Onlarla size mektup gönderiyorum. Tek muradım, sizin sağlık ve iyilik haberlerinizi almaktır. Lütfen durumunuzu bana bildiriniz. Sizden ayrı kalmakla zaten perişan olan bu kulunuzu, bir de habersiz bırakmayınız. Allah’tan tek dileğim yeniden sizi görebilmek ve ayağınıza yüz sürebilmektir. Yanınızda bulunan oğluma da selam eder, gözlerinizden öperim. Buradaki oğlunuz da ellerinizden öper sultanım.
MEKTUP 1545’LER TOPKAPI SARAYI NO: E.11480
Canımın parçası, saadetli, sultanım hazretleri, Gönlümün derinliklerinden, yüreğimden içimden binlerce dua ve senalar eder, yüzümü ayaklarınıza bir kere daha sürmekten başka hiçbir muradım olmadığını bildirir ve mübarek ellerinizden öperim. Benim iki gözüm, yoluna kurban olduğum, devletli sultanım, Ümidim odur ki satırlarımı kabul buyurursunuz. Sağlığınızı ve ahvalinizi merak etmekteyiz. Ayağınızdan biraz sıkıntınız vardı. Şimdi nasılsınız? İnşallah daha iyisinizdir. Allah’tan tek dileğim, sağlığınızın iyi olması ve bütün kusurlardan uzak bulunmanızdır. Rabbim sizi hep sırger de Nuh Peygamber kadar uzun yaşarsınız inşallah. Benim padişahım, bunun dışında, yanınızda bulunan oğlumun gözlerinden öperim. Buradaki saray halkının cümlesi de ayaklarınızdan öper sultanım. Herkesin çok selamı vardır. Kabul buyurursunuz. İstanbul’u sorarsanız, şükürler olsun hiçbir sıkıntı yoktur. Herkes sultanımıza dua etmektedir. Ben de çok selam ederim sultanım.
KÖLENİZ CARIYENİZ HÜRREM
MEKTUP 1545’LER TOPKAPI SARAYI NO: E.5038
ÜÇ KITANIN HAKIMI KANUNI SULTAN SÜLEYMAN KITABINDAN;
Sultanım, Padisahım;Yüzümü yere koyup, mutluluk sıgınagı ayagınızın topraklarınızıöptükten sonra, benim devletimin günesi ve saadetimin sermayesi sultanım, eger buayrılık atesine yanmıs, cigeri kebap, sinesi harap, gözleri yas dolu, gecesi gündüzübelirsiz olan, hasret deryasına gark biçare, askınız ile müptela, Ferhat ile Mecnun’danbeter seyda kölenizi sorarsanız; ne zamandır ki sultanımdan ayrıyım, bülbül gibi ah uferyadım dinlemeyip, ayrılıgınızdan dolayı öyle bir halim var ki, Allah, kafir olankullarına dair vermesin.Benim devletlim, benim sultanım, özellikle, bir buçuk ayoldugu halde sizden bir haber gelmemesi yüzünden, Allah biliyor ki, hiçbir sekilderahatlık yüzü görmeyip, gece gündüz aglayıp, kendi hayatımdan el çekip, cihangözüme dar oldu.Ne yapacagımı bilmeden aglayıp gözyasları içinde gözüm kapılarıgözlerken, ol ferdü rabbü’l alemin, aleme rahmet eden subhan-ı Yezdan, cümle alemeinayet nazarın edip, fetih haberi ve müjdeli haberlerini yetistirdi ve bu haberi isitinceAllah biliyor ki, benim padisahım, benim sultanım, ölmüs idim can buldum.Benimsultanım, sehir hakkında soracak olursanız; simdilik henüz hastalık devametmektedir.Ancak önceki gibi degildir.Insallah Sultanım gelince, Allah’ın inayetiyle degeçer gider.Azizlerimiz, hazan yapragı dökülünce geçer derler.Benim sultanım, sık sıkmübarek mektubunuzu gönderirsiniz diye, tazarru ve iltimas ederim.Zira ki, billahyalan degil, bir iki hafta geçip de ulak gelmezse alem gulguleye gelir.Türlü türlü sözlersöylenir.Yoksa sadece kendi nefsim için istedigimi sanmayın.
HÜRREM

KANUNI SULTAN SÜLEYMAN HAN’IN HÜRREM SULTAN İÇİN YAZDIĞI GAZEL
Celîs-i halvetim, varım, habibim mah-ı tabanım Enîsim, mahremim, varım, güzeller sahı sultanım Hayatım hasılım, ömrüm, sarabı kevserim, adım Baharım, behçetim, rüzgârım, nigarım verd-i handanım Nesâtım, içretim, bezmim, çerâgım, neyyirim, sem’m Turuncu u nar u narencim, benim sem’-i sebistanım Nebâtım, sükkerim, genç, m, cihan içinde bir rencim Azizim, Yusuf’um varım, gönül Mısr’ındaki hanım İstanbul’um, Karaman’ım, diyar-ı milketi-i Rum’um Bedahsan’ım ve Kıpçağım ve Bağdad’ım, Horasan’ım Saçı varım, kası yayım, gözü pür fitne, binarım Ölürsem boynuna kanım, meded he namüsülmanım Kapında çünkü meddâhım, seni medhederim daîm Yürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi’yim hoş halim!
MUHIBBI
TÜRKÇESİ
Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ayım Can dostum, en yakınım, güzellerin sultanım Hayatımın, yaşamımın sebebi Cennetim, Kevser sarabım Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibisevgilim, benim gülen gülüm Sevinç kaynağım, içkimdeki lezzet, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meselelerim Turuncum, narım, narencim, benim gecelerimin, visal odamın aydınlığı Nebatım, şekerim, hazinem, cihanda hiç örselenmemiş, el değmemiş sevgilim Gönlümdeki Mısır’ın Sultanı, Hazret-i Yusuf’um, varlığımın anlamı İstanbul’um, Karaman’ım, bütün Anadolu ve Rum ülkesindeki diyarı bedel sevgilim Değerli lal madeninin çıktığı yer olan Bedahşan’ım ve Kıpçakım, Bağdat’ım Horasan’ım Güzel saçlım, yay kaslım, gözleri ısıl ısıl fitneler koparan sevgilim, hastayım! Eğer ölürsem benim vebalim senin boynunadır, çünkü bana eza ederek kanıma sen girdin, bana imdad et, ey Müslüman olmayan güzelsevgilim Kapında, devamlı olarak seni meth ederim, seni överim, sanki hep seni övmek için görevlendirilmiş gibiyim Yüreğim gam ile, gözlerim yaslarla dolu, ben Muhibbi’yim, adamıyım, bana bir şeyler oldu, sarhoş gibiyim Bir hoş hale geldim.
KAYNAK :
Osmanlı Tarihi / Vatan Gazetesi
Ayşenur Ergün / Üç Kıtanın Hakimi
wikipeida.org
wikimedia.org
ee.bilkent.edu.tr
internetamasya.co
mmailce.com
webhatti.com
maviruj.com
gifanimasyon.com
cengizdamar.blogcu.com
kanunivakfi.org
lodtr.com
istanbul.net.tr
Yorum bırakın