Kabaağaçlızade Ahmed Cevad Paşa (1851, Şam – 10 Ağustos 1900, İstanbul) Şakir Paşa ailesi mensubu olduğu için Cevat Şakir Paşa olarak da anılır. Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyıl kumandan ve sadrazamlarındandır. II. Abdülhamit devrinde 4 Eylül 1891 – 9 Haziran 1895 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış ve devrin en önemli sorunu olan Ermeni sorunu ile ilgilenmiştir. Askerlik ve devlet adamlığının yanı sıra devrinin bir aydını olarak da tarih yazarlığı yapmış ve çeşitli bilimsel konularda eserler yazmış olan Ahmet Cevad Paşa’nın en önemli eseri “Tarih-i Askeri Osmani” (Osmanlı İmparatorluğu’nun Askeri Tarihi)’dir.
Şakir Paşa ailesi olarak anılagelen ve sanat alanında pek çok tanınmış kişiyi yetiştirmiş bir ailenin ferdidir ve Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın (Halikarnas Balıkçısı) amcasıdır.
Ahmed Cevad Paşa iki defa evlenmiş, ikinci evliliğini Çerkez kökenli Nimet Hanım ile yapmış ve kızı Fehime Hanım dünyaya gelmiştir.

Şûra-yı Askeri üyesi Afyonlu Kabaağaçlızade Mustafa Asım Bey ile Suriye Türkmenleri’nin ileri gelen ailelerinden Hattat-zade Hüseyin Efendi’nin kızı Zehra Hanım’ın oğludur. Anne ve babasını henüz 12 yaşında iken kaybetmiştir. Daha sonra şeyhülislamlık görevinde de bulunan aile dostları Rumeli kazaskeri Atıfzade Ömer Hüsamettin Efendi tarafından himayesine alınmıştır. İlk öğrenimini Bursa ve İstanbul’da yaptıktan sonra Harbiye’ye girmiştir. Çok başarılı bir öğrenci olan Ahmed Cevad, Mekteb-i Harbiye’den 1869 yılındaki mezuniyetinden sonra Mekteb-i Erkân-ı Harbiye’ye alındı ve 1871 yılında birincilikle mezun oldu.
Kısa zamanda terfi ederek 1871 yılında Kolağalık rütbesine yükseldi. Askeri görevlerinin yanı sıra “El-Ma’lûmâtü’l-Kâfiye fî Ahvâl-il-Memâlik-il-Osmâniyye” adlı eseri yazarak Sultan Abdülaziz’e sundu ve bu çalışmasından dolayı Binbaşı rütbesine terfi ettirildi.
93 Harbi’nde Tuna ordusunda görev aldı. Cephedeki başarıları nedeniyle çeşitli nişanlarla ödüllendirildi ve Şubat 1878’de miralay rütbesine terfi ettirildi.
1880 yılında Erkan-ı Harbiye Dairesi Altıncı Muhaberat-ı Umumiye şubesinde göreve başladı. Resmi ordu gazetesi olan Ceride-i Askeriye’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı; dergide kendi yazıları da yayımlandı. Bir yandan da Ekim 1879 tarihinden itibaren “Yadigâr” isimli bir dergiyi yayınlamaya başladı. On beş günde bir çıkarılan bu dergi; fen, sanayi, coğrafya, tarih, ahlak gibi konularda yazılar yayımlamaktaydı.
1881 yılında yazı işleri müdürlüğü görevine ek olarak; 93 Harbi sonrasında imzalanan Berlin Antlaşması gereği Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Sırbistan, Rusya arasındaki sınırları belirlemek için oluşturulan komisyonlarda görev aldı.
93 Harbi’nden sonra Berlin Antlaşması ile bağımsızlığını elde eden Karadağ’a (Çetine’ye) 1884 yılında elçi olarak tayin edildi ve bu göreve giderken Mirliva (Tuğgeneral) rütbesine terfi etti ve Paşa oldu. Burada dört yıl kalan Paşa, ülke içinde Prens Nikola’nın davetlisi olarak Sultan Abdülhamid’in izniyle yurt gezilerine katıldı. 1884 yılının Mayıs ayında çıktıkları ve bir ay süren seyahatin ardından, gözlemlerini ve seyahatnamesini bir lahiya olarak Sultan Abdülhamid’e sundu. Görevi müddetince Osmanlı-Karadağ ilişkilerine büyük katkı sunmuştur. Görevi sırasında rahatsızlanması sebebiyle Viyana’ya gitmek için izin istediyse de, yeni bir göreve atanmak üzere İstanbul’a gelmesi emrolundu.
Sultan II. Abdülhamid’in dikkatini çeken ve takdirini kazanan Cevad Paşa, dönüşünden sonra İstanbul’da Teftiş-i Askerî Komisyonu üyeliğine getirildi. Girit’teki karışıklıklar üzerine Girit fevkalade kumandanlık ve vali vekilliğine tayin edildi. Göreve geldiğinde adanın tarihi, coğrafi, sosyal durumu hakkında bir layiha hazırlayarak padişah II. Abdülhamid’e sundu; isyanın sebebi olarak Hristiyan halka aşırı imtiyazlar tanınmasını gösterdi. İki yıl süren valiliği sırasında adadaki Müslüman ve Hristiyan halk arasında huzur ortamı oluşturmak için yoğun çaba harcadı. Buradaki başarısına karşılık 40 yaşında Müşir (Mareşal) rütbesine yükseltildi.
Girit valiliğinde gösterdiği başarı üzerine 1891 yılında da sadrazam olarak atandı ve bu görevi dört yıl sürdürdü. Üç yılı aşkın sadrazamlığı esnasında takip ettiği siyaset, iç ve dış barışı korumak oldu. Sadrazamlığı sırasında daha çok Ermeni olayları ve bu olayların yarattığı diplomatik sorunlar ile uğraştı. Kendi kararlarının kabul edilmesi konusunda aşırı ısrarcı olan Paşa, 1894 yılında sadrazamlıktan azledilerek Nişantaşı’ndaki evinde ikamet etmeye mecbur edildi.
Girit’te yeniden karışıklıkların çıkması üzerine eski sadrazam Cevad Paşa “Girit Fırka-i Askerîye” kumandanlığına atanarak 1897 yılında adaya gönderildi. Girit’te Avrupa devletleri tarafından özel bir yönetim tarzının empoze edileceği anlaşılınca, bu arada Almanya İmparatoru Kayzer II. Wilhelm’in Suriye ve Filistin’e seyahat yapması kesinleşince, Cevad Paşa Kayzer’in mihmandarlığına getirildi; yerine Ferik Osman Nuri Paşa atandı.
İstanbul’a gelip Kudüs’e kadar uzanan bir seyahat yapacak olan İmparator II. Wilhelm’in seyahatinin güvenliği için gerekli önlemleri almakla görevlendirilen paşa bu görevi başarılı bir şekilde yerine getirdi; İmparator 16 Kasım 1898 tarihinde seyahatini tamamladı. Görevinin ardından İstanbul’a dönmesine izin verilmeyen paşa, 5. Ordu Komutanı (Orgeneral) olarak görevlendirildi.
5.Ordu Komutanı olarak görev yaptığı Şam’da rahatsızlanan paşa, doktorların verdiği raporla İstanbul’a geldi ve 1900 yılında vefat etti. Fatih’te anne ve babasının mezarlarının bulunduğu Emir Buhari Camii haziresine defnedildi. 1901 yılında Mimar Kemaleddin tarafından mezarının bulunduğu yere bir türbe inşa edildi.
Sadrazamlığı esnasında Babıali bahçesinde memurların boş zamanlarında kitap okumaları için yaptırdığı kütüphane bugün de “Cevat Paşa Kütüphanesi” adıyla anılmakta olup, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nin bir deposudur. Sadrazamlığı sırasında Arkeoloji Müzesi’ne hediye ettiği kişisel kitaplığı müze kütüphanesinin çok değerli bir koleksiyonunu oluşturur.
Eserleri
- Ma‛lumatu’l-Kafiye fi-Memaliki’l-Osmaniye: Osmanlı Devletinin kara ve deniz kuvvetleri, coğrafyası, yeryüzü şekilleri gibi konularda bilgiler içerir. Askeri liselerde Abdülaziz devrinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
- Tarih-i Askeri Hulasası: 1700 yılına kadar gerçekleşen ünlü savaşlar hakkında bilgiler içerir.
- Fabre, Sema yahut kozmoğrafya: yeryüzünün ölçülmesi, aya seyahat, yeryüzünün aydan görünüşü gibi konular içeren çeviri bir eserdir.
- Tarih-i Osmani: Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Niğbolu Savaşı’na kadar geçen olayları anlatır.
- Mısır Mesalihine Dair İradat-ı Seniyye: Mısır işlerine dair 1839-1894 arasında çıkmış irade-i seniyyeler.
- Mecmu’atu’s-Sanayi: Kimyanın Sanayiye uygulanması ile ilgili bir eser.
- Yadigâr: 15 günde bir çıkan Yadigar dergisinde yayımlanmış yazıların bir araya getirildiği eserdir
- Tarih-i Askeri Osmânî: Osmanlı İmparatorluğu’nda meydana getirilmiş çeşitli askeri kurumlar, 1826 yılına kadarki önemli savaşlar hakkında bilgi veren eserdir.
Ahmet Cevat Paşa, 10 cilt içinde 20 eser yazmayı planlamıştı. 3 cilt içinde 5 kitap yazabildi, bunlardan yalnız Yeniçeriler e ait olan birinci cildi basılmıştır. Ayrıca kıyafetleri ve devrin silah ve teçhizatını gösteren albümü Paris’te basılmıştır.
Kaynak : wikipedia
Yorum bırakın