Bir Kronikçinin Yolculuğu
“Her hikayenin bir başlangıcı vardır. Benimki, 1982 yılında İstanbul’da, tarihin fısıltılarıyla başladı. O fısıltılar beni önce yapıların ruhunu çizen bir yapı ressamına, sonra da o ruhu dijital dünyada yeniden canlandıran bir 3D sanatçısına dönüştürdü. AutoCAD’in o kusursuz çizgileri ve 3D Max’in o sonsuz dünyası, benim için sadece birer program değil, hayalleri inşa ettiğim birer atölye oldu.”
“Bilgiyi Paylaşmak”
“Ancak bir bilginin en değerli hali, paylaşıldığı andır. 2005’te eğitmenliğe başladığımda, bu dijital atölyenin kapılarını binlerce öğrenciye açtım. Mimarlardan mühendislere, kuyumculardan endüstriyel tasarımcılara, 4000’den fazla zihne, o piksellerin ardındaki sihri anlatma şansı buldum. Türkiye’nin en büyük kurumlarında, belediyelerinde ve üniversitelerinde verdiğim her ders, aslında bu stüdyonun temeline atılmış birer harçtı.”
“Geçmişin Koruyucusu, Geleceğin Mimarı”
“Teknik bilgi geleceği inşa ederken, ruhumu besleyen her zaman geçmiş oldu. Beykent Üniversitesi’nde Mimari Restorasyon okurken anladım ki, bir binayı restore etmekle bir hikayeyi yeniden anlatmak arasında derin bir bağ vardı. Bu stüdyo, işte o bağın kendisidir. Hem moderni inşa etmenin dilini konuşur, hem de geçmişin sırlarını korumanın bilgisini taşır.”
“Ve Şimdi… Chrono Scribe Studio”
“Bugün, tüm bu yollar tek bir adreste birleşiyor. Chrono Scribe Studio, benim kişisel sahnem, dijital kalem ve laboratuvarım. Burası, hem bir AutoCAD ustasının disiplinli atölyesi, hem de Kontes Báthory gibi karanlık efsanelerin, yapay zekanın tekinsiz rüyalarında yeniden doğduğu bir tiyatrodur.
Amacım, üreterek gelişmek ve bu yolculukta öğrendiğim her şeyi, hem size hem de oğluma kalıcı bir dijital miras olarak bırakmak.
Bu yolculukta bana katıldığınız için teşekkür ederim.”